Zagrep'te düşen moralimizin ardından Slovenya'nın şahane ormanlık, nezih sakin yollarından başkentine ulaştık, merkezi olduğunu düşündüğümüz yerde kolaylıkla bir boş pak alanı bulduk saati 0,80 € dan park biletimizi aldık. Telecom'dan 12 € ya 200 mb'lık internet. İlgili hoş sohbet bir görevli keyfimizi yükseltti. Merkezden nehir kenarına indiğimizde hayatımızın şaşkınlığını yaşadık. Bir kent bu kadar güzel olabilir mi?
İlk meydanda yan yana yapılmış üç köprü bizi karşıladı. Köprüden geçtiğimizde dünyamız da değişti. Ne harika bir şehirsin Ljubljana.
Her sokağında ayrı fotoğraf çekmek, her kafesinde bi şeyler yiyip içmek karesini keşfetmek istedik.
Hikaye dolu sokaklardan ilerledikçe, heyecanlandık ve yürümeye devam ettik.
Tepedeki şato'ya kadar yürüdük. Teleferikle de çıkmak mümkündü.
Ayrılmayı hiç istemedik ama denizle buluşma fikri ağır bastı. Konaklamadan devam ettik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder